Öztürk, şiddetin sadece yerel bir olay olmaktan çıkıp, toplumsal bir sorun haline geldiğini ve "Bütün bu medyatik bombardımanın kaçınılmaz bir sonucu olarak şiddet, okul duvarlarını aşmış durumda" ifadelerini kullandı.
Şiddeti Meşrulaştıran Medyatik İklim
Özgür Öztürk, şiddetin yaygınlaşmasında etkili olan unsurları şu başlıklar altında değerlendirdi:
-
Televizyon Dizileri: Şiddetin, bir çatışma çözme aracı veya karakter gelişiminin parçası olarak sunulduğunu ve aile içi şiddet gibi temaların sıklıkla işlendiğini belirtti.
-
Haber Bültenleri: Şiddet içeren olayların sansasyonel ve tekrarlayan görüntülerle verilmesinin, korku iklimi oluşturarak şiddetin toplumsal hafızadaki yerini pekiştirdiğini vurguladı.
-
Gündüz Kuşağı Programları: Bu programlardaki yüksek sesli, aşağılayıcı ve çatışmacı söylemlerin, sözlü şiddeti meşrulaştıran bir zemin hazırladığını ifade etti.
-
İnternet: Siber zorbalık, nefret söylemi ve şiddet temalı oyunların, özellikle gençler ve çocuklar üzerinde derin etkiler bırakan en kontrolsüz içerik kaynağı olduğunu söyledi.
Çözüm Önerisi: Kapsayıcı Eğitim Seferberliği
Öztürk, İnegöl'de yaşanan üzücü olaydan ders çıkarılması gerektiğini belirterek, kalıcı çözümün kültürel ve medyatik iklimin dönüştürülmesinden geçtiğini savundu.
"Türkiye'de yaygınlaşan şiddeti besleyen kültürel ve medyatik iklimi dönüştürmeden, toplumda ve okulda şiddeti kalıcı olarak önlemek mümkün görünmüyor."
Çözümün, iletişimi, diyaloğu, empatiyi ve şiddetsiz çatışma çözümünü merkeze alan, "önce ahlak ve maneviyat" ilkesini benimseyen kapsayıcı bir eğitim ve kültür seferberliğinden geçtiğini vurguladı.



