İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Harun Bekiroğlu, on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’in önemini ve kıymetini Millî Gazete’ye anlattı. Ramazan-ı Şerif’in cihat ayı olduğunu hatırlatan Harun Bekiroğlu hoca, “Yüce Allah, 2024 Ramazan’ında biz Müslümanların şanlı bir kavgaya şahit olmasını nasip etti. Bizlere büyük bir cihat hareketine katkı sağlama fırsatı sundu. Bu hareketin adı Aksa Tufanı’dır. Bu tufan, İslam’ın zirvesi olan cihat ibadetinin kâmil ve şamil bir adıdır” dedi.

Röportaj: Muhammed Ali GÖKMEN

Geçtiğimiz sene ülkemize büyük acılar yaşatan 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin hemen ardından girdiğimiz mübarek Ramazan-ı Şerif ayına, bu yıl da büyük bir hüzünle giriyoruz. Filistin ve Gazze’de yaşanan insanlık dramının devam ettiği bu zorlu zaman diliminde Ramazan-ı Şerif ayının gelişi Müslüman kardeşlerimizi anlayabilmek ve oralarda yaşanılanları düşünebilmek için büyük bir fırsat. Bu mübarek ay nasıl ihya edilmeli?  Ramazan-ı Şerif nasıl yaşanılmalı, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ömrü boyunca Ramazan aylarını nasıl yaşadı? İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Harun Bekiroğlu hocamız, Millî Gazete’nin Ramazan-ı Şerif’le ilgili sorularını cevapladı.

RAMAZAN AYINA YAKLAŞTIKÇA MUTLULUĞUMUZ ARTIYOR

Hocam bu yılki Ramazan-ı Şerif’e özellikle Gazze’de ve İslam dünyasının birçok yerindeki çok acı hadiseler eşliğinde giriyoruz, bu ahval içerisinde Ramazan-ı Şerif’in gelişini nasıl değerlendirirsiniz?

Bismillahirrahmanirrahim. Biz Müslümanlar, Ramazan ayına yaklaştıkça mutluluğu artan insanlarız. Çünkü bu ay, günah yükümüzü üzerimizden atabildiğimiz bir zaman dilimdir. Bu zaman diliminde, bir önceki yılın Ramazan’ından itibaren işlediğimiz günahlarımızı temizleyen oruç ibadeti yer almaktadır. Bu ibadet sayesinde, gönlümüzün samimiyetini görürüz; kendi kendimizle yüzleşiriz. İhlâsımızın olup olmadığını anlarız. Mesela önümüzdeki sehpada duran bir çayı, sadece Allah istediği için içmeyiz. Önümüzdeki sofrada, dünyanın en güzel yemekleri bulunsa bile Allah’ın belirlediği zaman dilimi gelmeden yiyeceğe elimizi uzatmayız. İrademizi Allah’ın istediği şekilde kullanmamızın bize sağladığı hazzı, özgüveni ve özgürlüğü, bu ayda bulabiliriz.

MEKKE, RAMAZAN AYINDA FETHEDİLDİ

Benliğimizi ve irademizi sadece Allah’a teslim ettiğimiz için Ramazan’da Allah için daha çok fedakârlık yaparız. Onun bize öğrettiği inancın özgürce yaşanabilmesi, baskı, zulüm ve işkencenin ortadan kaldırılması için elimizden gelen bütün gayreti gösteririz. (Enfâl 8/39). Terimlerle ifade edecek olursak fitnenin ortadan kaldırılması için cihat ederiz. Bu gayretin zorunluluğundan dolayı Hz. Peygamber döneminden itibaren Müslümanlar, Ramazan ayında yaptıkları ibadetlere mutlaka cihat ibadetini de eklediler. İlk İslam Gazvesi olan Bedir Savaşı, Ramazan ayındaydı. İslam Ordusu Mekke’yi fethettiğinde Ramazan ayının yirminci günüydü.

BU HAREKETİN ADI, AKSA TUFANI’DIR

Türkiye'de milyonlarca çift çare arıyor Türkiye'de milyonlarca çift çare arıyor

Yüce Allah, 2024 Ramazan’ında biz Müslümanların şanlı bir kavgaya şahit olmasını nasip etti. Bizlere büyük bir cihat hareketine katkı sağlama fırsatı sundu. Bu hareketin adı Aksa Tufanı’dır. Bu tufan, İslam’ın zirvesi olan cihat ibadetinin kâmil ve şamil bir adıdır. Tarihin akışını değiştirecek ve büyük bir inkılâba vesile olacaktır. Zira İslam’ın adını temize çıkarmış ve bu nedenle bizim de yakinen şahit olduğumuz pek çok Hıristiyan, İslam ile şereflenmiştir.

GEÇTİĞİMİZ YIL MESCİD-İ AKSA’YA KADİR GECESİ’NDE SALDIRDILAR

Genellikle her Ramazan ayında İsrail’in ya Mescid-i Aksa’ya saldırdığını ya da Gazze şehrini bombaladığını biliyoruz. Bunun nedeni nedir?

Siyonistler, kendi ırklarını “üstün ve seçilmiş ırk” olarak görürler. Goyim adını verdikleri diğer insanların, kendilerine hizmet etmek için yaratıldığına inanırlar. “Eretz Israel” adını verdikleri bölgenin -hâşâ- Allah tarafından kendilerine bahşedildiğine inanırlar. Hiçbir din ve kutsal tanımazlar. Diğer insanların mallarını gasp ederler ve bunun günah olmadığına inanırlar (Al-i İmran 3/75). Bu tür ırkçı ve sadist fikirlerinden dolayı Müslümanların en mutlu olduğu günler arasında yer alan Ramazan’da şiddete başvuruyorlar. Geçtiğimiz yıl, Mescid-i Aksa’da ibadet eden Müslümanlara Kadir Gecesi’nde saldırdılar. İtikâf eden gençlere gerçek mermilerle ateş açtılar. Ancak hem Kudüs şehrindeki hem de Gazze’deki Müslümanların güçlü direnişi karşısında geri adım atmak zorunda kaldılar.

MÜCAHİTLER ALTI AYDIR İŞGALCİLERE KARŞI CİHAT EDİYOR

Bu Ramazan ayında, 7 Ekim 2023 tarihinde başlamış olan Aksa Tufanı’nın altıncı ayına girmiş bulunuyoruz. Gazzeli mücahitler, büyük bir kuşatma ve ambargo altında altı aydır işgalcilere karşı cihat etmektedir. Bu kuşatma, siyasi, içtimai, iktisadi ve askerî açıdan Hendek Savaşı’na benzemektedir. Hendek Savaşı’nın bir adı da Koalisyon Güçleri Savaşı’dır. Bu, Ahzab kelimesinin karşılığıdır ve Kur’an’ın otuz üçüncü suresi, bu savaştan bahsetmektedir. Böylece Müslümanların Medine kuşatmasından ders almaları istenmektedir. Ahzab, Medine’yi işgal etmek için toplanan pek çok farklı kabilenin bir araya gelmesiyle teşekkül eden birleşik bir ordudur. Her iki savaşın bazı ortak özellikleri şunlardır: Bir yanda onurlarıyla savaşan mücahitler varken öte yanda işgalcilerin gücü karşısında inancını terk edenler vardı. Bir yanda tüm mal varlığını halk için sarf edenler varken Medine işgali sonrası ticari alanını genişletme hazırlığı yapanlar bulunmaktaydı. Siperde gecenin ayazına rağmen nöbet tutanları görmek mümkünken “hanemiz ve namusumuz korunaksız” diyerek sıcak yuvalarına koşanları görebilirdiniz (Ahzab 33/13). Kâmil Müslümanlar “Allah ve Resulü bize ne vaat ettiyse doğrudur” diyerek kahramanca mücadelelerini sürdürdüler. Düşman ordusunu görünce Hz. Peygamber’e daha büyük bir sadakatle güvendiler (Ahzab 33/22).

TERAVİH SÜNNETİNİ BÜYÜK BİR CİDDİYETLE VE CEMAATLE KILMALIYIZ

Bir Müslüman, Ramazan-ı Şerif’i en güzel şekilde nasıl ihya edebilir? Bu konuda bizlere neler tavsiye edersiniz?

Beş vakit namazımızı camide diğer Müslüman kardeşlerimizle aynı saflarda kenetlenerek kılmalıyız. Her gün Kur’an’dan bir cüz okumalıyız ya da okunan bir ortamda bulunarak dinlemeliyiz. Bu aya özgü olan teravih sünnetini büyük bir ciddiyetle ve camide cemaatle birlikte kılmalıyız. Unutmayalım ki “bugün kılmadığım teravih namazının tekrar geriye dönüp telafi edilmesi mümkün değildir!” Sahur sünnetini ailemizle birlikte eda edebilmeliyiz. Oruç tutamayacak yaştaki küçüklerimizi de sahura kaldırmalı ve tatlı bir hatıra bırakmalıyız. Böylece büyüdüklerinde ibadetin sevgiyle yapıldığını hatırlayacaklardır. Zekât gibi mali ibadetlerimizin neler olduğunu müftülüklerimizden öğrenerek dağıtmamız gereken bedeli fakir kardeşlerimize ulaştırmalıyız.

BULUNDUĞUMUZ HER ORTAMDA İYİLİĞİ YAYMALIYIZ

Liseli öğrencilerimiz bu Ramazan, Hz. Peygamber’in hayatını anlatan bir siyer kitabını bitirmeyi hedeflemelidirler. Üniversite öğrencilerimiz ise Said Havva’nın Allah Erinin Ahlâk ve Kültürü kitabını okuyarak bitirsinler. Ayrıca İslam İlmihali’nden Oruç bölümünü ezberlesinler. Ramazan ihyası için yapılabileceklerin en önemlisi, İslam için yaptığımız çalışmaları, hiçbir şekilde aksatmamaktır. “Lidere bağlı bir topluluk” olarak, “adil ve hakça bir kamusal düzen”in oluşabilmesi ve bütün insanlığın selameti için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz. Bulunduğumuz her ortamda Gazzeli kardeşlerimizin haklılığını, mukaddes cihadını ve Kassam mücahitlerinin kahramanlıklarını gündeme getirmeli ve bu konuda organize olarak iyiliği yaymaya çalışmalıyız.

İTİKÂF, SEVABI VE GÜZELLİĞİ TARTIŞMASIZ BİR İBADETTİR

Ramazan-ı Şerif’le birlikte hatırladığımız itikâf ibadeti gündelik hayatın yoğunluğu içerisinde unutulmaya yüz tutan sünnetler arasında yer alıyor. Peygamber Efendimizin hiç aksatmadan icra ettiği itikâf ibadeti nasıl yapılır? İtikâf yaparken hangi hususlara dikkat etmek gerekir? Sizden öğrenebilir miyiz?

İtikâf, bir mescitten ya da mekândan ayrılmamak ve kendini oraya hapsetmek demektir. Bu ibadet, Ramazan’ın son on günü bir mescitte kalarak bu günleri ibadetle geçirmektir (Bakara 2/187). İtikâf, Kur’an ve sünnetle sabittir; sevabı ve güzelliği konusunda tartışma yoktur. Hz. Âişe annemiz bu konuda şahit olduklarını şöyle anlatmıştır: “Resul-i Ekrem, Ramazan’ın son on gününde itikâfa girerdi. O bu âdetine vefatına kadar devam etmiştir. Sonra onun ardından hanımları itikâfa girmiştir” (Buhârî, İtikâf, 1). Ben imkânı olan kardeşlerimizin bu yıl, itikâf amacıyla Mescid-i Aksa’yı tercih etmelerini tavsiye ediyorum. Ramazan’ın son on gününü, bir yolunu bulup Kudüs ve civarında ve özellikle Mescid-i Aksa’da geçirmelerini istiyorum. Bunu yaptıklarında itikâf sünnetini eda etmenin yanı sıra cihat ibadetini de eda etmiş olacaklardır. Zira Mescid-i Aksa, bu yıl daha fazla korunmaya muhtaçtır. 144 dönümlük Mescid-i Aksa haremini kalabalık tutabildiğimiz ölçüde bu korumaya katkı sağlamış olacağız.

GAZZELİ MÜCAHİTLERİ AKLIMIZDAN ÇIKARMAYALIM

Hocam değerli cevaplarınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak, Millî Gazete okurlarımız için bir Ramazan-ı Şerif mesajı vermek isterseniz lütfen buyurunuz?

Ramazan ayında Gazze’nin tünellerinde hurma ile oruçlarını açan ya da sahurlarını yapan pek çok mücahit bulunuyor. Elinizi bir hurmaya uzattığınızda kendiniz ile bu mücahidin halini mukayese edebilmelisiniz. Ülkesini, ailesini ve inancını korumak için gençliğinin baharında cepheye koşan bu gençlere bir bardak su ulaştıramadığınızı düşünebilmelisiniz. Allah’ın, küffara karşı direnenlerle İslam diyarının istilasına yardımcı olanları birbirinden ayrıştıracak bir sınava tabi tuttuğunu görmelisiniz. İşte bundan dolayı “insanlar, inandık deyince sınanmadan kurtulabileceklerini zannetmemelidirler.” (Ankebut 29/2)