DEİK Başkanı Nail Olpak,  iş dünyasının gözüyle genel bir değerlendirme yaparak, “Son dönemde bizleri epey zorlayan Covid-19 salgını ile bu süreçte hayatımızda anlamını arttıran kavramlar; tedarik zinciri ve dijitalleşme olurken, tek veya sınırlı kaynağa bağlı olmanın risklerini de görmüş olduk. Dijitalleşme, bireysel hayatımızdan iş hayatımıza, özel hukukumuzdan kamu ilişkilerimize kadar, hayatımıza düşündüğümüzden daha fazla ve daha hızlı girdi. Dolayısıyla artık gözümüzü “Dijital Ekonomi” kavramına çevirmiş durumdayız. Uzaklık ve yakınlık ile ifade edilen lojistik kavramı, artık “ulaşılabilirlik” ile anılmaya başladı. Bizler bir ülkeyle ticaret yaparken ne kadar yakın ya da uzak olduğunu, mal ya da hizmetin nasıl oraya ulaştığını düşünür, dikkate alırdık. Ancak tedarik zinciri dediğimiz kavram, mesafeden ayrı olarak ulaşılabilirlik kavramını da hayatımıza soktu. Globalleşme mi, yerelleşme mi derken, artık ikisinin karışımı olan glokalleşmenin olduğu bir dünyayı konuşuyoruz” dedi.
Olpak: “Sadece serbest ticareti değil, güvenli ticareti daha çok konuşmaya başladık”
Covid-19 salgını sonrasında tedarik zincirleri kavramının da eklendiğini vurgulayan Olpak, “Salgın dönemine geri döndüğümüzde Türkiye gibi tedarik zincirlerini aksatmadan  üretime ve ulaşıma önem veren ülkelerin salgının ekonomi üzerindeki baskısını çok hızlı bir şekilde atlattığına tanık olduk, olmaya devam ediyoruz. Sadece serbest ticareti değil, güvenli ticareti, “Friend-Shoring”i daha çok konuşmaya başladık. Son dönemde hayatımızda kaynak çeşitliliğinin önemini daha iyi kavradık” dedi. Önce salgın, sonra da Rusya-Ukrayna savaşının tek veya sınırlı kaynağa bağlı olmanın risklerini öğrettiğini belirten Olpak, "Önemli bir anlam değişimi de, yeşil mutabakat ya da yeşil ekonomi’de yaşanıyor. 2050 ve sonrası için sıfır karbon salınımı hedefi, tarımdan sanayiye, üretim süreçlerinden tüketici alışkanlıklarına ve enerjiye kadar atılacak acil adımlar gündemdeydi. Avrupa Yeşil Mutabakatının adeta dünkü gündeminden, nükleer enerjinin çevreci bir enerji kaynağı ve yeşil olarak sınıflandırılmaya başladığı bugünkü sürece geçtik” dedi.
Türkiye’nin küresel ticaretten aldığı payın 2021 yılında ilk defa yüzde 1’in üzerine çıktığını ve her geçen yıl istikrarlı bir şekilde artış gösterdiğini aktaran Olpak, “Bir taraftan üreten ve güçlü büyüme performansı gösteren sanayimiz ile ihracatımız dünya ortalamasının üzerinde artış kaydederken, diğer taraftan da büyüyen nüfusumuz ve ekonomimiz neticesinde artan iç talep ithalatımızı da yukarıya çekiyor. Salgının etkilerinin azalmaya başladığı 2021 yılında ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 33 oranında artarak, 225 milyar dolar seviyesine yükselerek rekor düzeye yükselmişti. Bu güçlü artışın arkasında yatan temel sebeplere gelince, çok güçlü bir imalat sanayimizin olduğunu söyleyebilirim. Salgın boyunca üretime ve tedarik zincirlerinde herhangi bir aksamaya fırsat vermeyen imalat sektörünün gücü bu başarının arkasında yatan en önemli faktör. Çin’de gözlemlenen tedarik zincirlerindeki bozulmalar özellikle ABD ve AB ülkelerinin siparişlerini Türkiye’ye kaydırmasına sebep oldu ve bu da ihracatımızın itici gücü oldu. Bununla birlikte, özellikle yılın son aylarında petrol ve emtia fiyatlarının yükselmeye başlaması neticesinde artan iç talebimizin yanı sıra artan fiyatların da etkisiyle ithalatımız yüzde 23,6 artarak 271 milyar dolar seviyesine yükseldi. 2022 yılına da küresel anlamda yeni risklerle beraber girdik. Yılın başında başta tedarik zincirleri olmak üzere salgından kaynaklı sorunların tedricen azalacağını ve küresel büyümenin yeniden ivme kazanacağını bekliyorduk. Ancak Şubat sonunda Rusya ile Ukrayna arasında başlayan savaş, jeopolitik risklere yenilerinin de eklenmesine sebep oldu. Bu kapsamda artan gıda, enerji ve emtia fiyatları ve bunlara bağlı olarak hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde rekor seviyelere yükselen enflasyon, başta FED ve ECB olmak üzere merkez bankalarının enflasyonla mücadele aracı olarak parasal sıkılaşmaya gitmesi ve faiz oranlarını yükseltmesi ve son olarak Çin hükümetinin sıfır Covid-19 vakası politikası çerçevesinde sıkı karantina tedbirlerine başvurması, küresel büyüme ve dış ticaret üzerinde olumsuz etkileri olabilecek gelişmeler olarak öne çıkıyor” dedi.
Olpak: “DEİK, 37 yıldır çalışmalarını gönüllülük esasıyla sürdüren bir iş platformu”
İhracatımızın yılın ilk 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 oranında artarak 188,2 milyar dolar seviyesini yakaladığını belirten Olpak, “Bu performansı yılın geri kalanında gösterdiğimiz taktirde yıllık ihracat hedefimiz olan 255 milyar doları çok kolay yakalanabileceğini söyleyebilirim. Diğer taraftan, ithalatımız ise zirve yapan petrol ve emtia fiyatlarının etkisiyle ilk dokuz aylık dönemde yüzde 41 artışla 272 milyar dolara yükseldi” dedi. Türk özel sektörünün dış dünyaya açılan penceresi olan DEİK’in 37 yıldır çalışmalarını gönüllülük esasıyla sürdüren bir iş platformu olduğunu aktaran Olpak, “DEİK olarak, ülkeler arası yatırım ve ticareti artırmak için “Ticari Diplomasi” anlayışıyla faaliyetlerimizi Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Ticaret Bakanımızın destek ve koordinasyonuyla sürdürüyoruz. Her bir İş Konseyimiz, tabiri caizse arı gibi çalışıyor. Hem yurt içinde, hem de yurt dışında ticaret ve yatırım fırsatları araştırıyor, üyelerimizi bu bağlamda teşvik ediyor. İş Konseylerimizin görevi de ülkemizdeki iş insanlarını bilgilendirmek, iş birliği sağlamak ve şirketlerimizin birer küresel oyuncu olma hedefleri doğrultusunda çalışmalar yürütmek” dedi.

Programın son kısmında, Katılımcıların sorularını cevaplayan DEİK Başkanı Nail Olpak, özellikle İnegöl ihracatçısının Yurt Dışında yaşadığı sorunları içeren soruları tek tek not aldı ve ilgili Bakanlara ileteceğini belirtti.

 

Editör: Süper Kanal TV