Başkan Ayar  konuşmasında şunları söyledi. Uzun yıllardır ülkemizi Ermeni Soykırımı yalanı ile mahkum etmek isteyenlerin kim olduklarını ve gerçek niyetlerinin ne olduğunu, Ermeni Soykırımı dedikleri olayın gerçekte ne olduğunu bir yurttaş olarak bilmek zorundayız.

Yüksek sesle haykıralım; Ermeni Soykırımı Emperyalistlerin en büyük yalanıdır. Bu yalanın Türkiye’de savunuculuğunu yapanlar da vatan haini güruhudur.

İnsan soyunun en büyük düşmanları olan emperyalistler, kendi yaptıkları soykırımları unutturmak, kendilerini “sütten çıkmış ak kaşık” olduklarını göstermek, akıllarınca ülkemizin elini kolunu bağlayarak, istediklerini kabul ettirebilmek için işbirliği yaparak bizleri Ermeni Soykırımı ile mahkum etmek istiyorlar.

Öncelikle Ermeni Soykırım Yalanını geveleyenlerin geçmişlerine, tarihin boy aynasında kısaca bir bakalım, neler göreceğiz;

İşte Emperyalistlerin Soykırım karneleri:

ABD’nin tarihi tam bir soykırım tarihidir. Amerikan kıtasının yerlilerini, bire ininceye kadar insanlık dışı yötemlerle 30 milyona yakın Kızılderili’yi yok etmişlerdir.

Aynı ABD, Japonya’da Hiroşima ve Nagazaki’de 225 000 insanı yok ettiler. Yüzbinlerce insan radyasyon etkisiyle kanserden yaşamını yitirdi.

ABD’nin, Japonya’da ki bu kitlesel katliamını, İngiliz Başbakanı Churchil “Çocuk başarıyla doğdu” diyerek, sevinç çığlığı atarak karşılar.

İngiliz emperyalistlerinin “eli armut mu toplar.” Onlarda Avusturalya’da ve Yeni Zelanda’da ayrıca Hindistan’da soykırımlar yapar.

Almanya’nın yüz karası Hitler’in Yahudi’lere yaptıkları Soykırımı bilmeyen yok.

Seçim bitti saadet partisi yine sahada Seçim bitti saadet partisi yine sahada

Fransa, Cezayir ve Ruanda’da 2 milyona aşkın insanı acımasızca katletmişlerdir.

Hollanda, Belçika ve İspanya, Afrika ve Latin Amerika’da aynı şekilde soykırım yapmışlardır.

İtalya, benzer şekilde Kuzey Afrika’da ve Latin Amerika’da soykırım yapar.

Sonuç: Emperyalistlerin tarihi, insanlığa karşı soykırım tarihidir.

Ne acıdır ki;  emperyalistlerin yerli işbirlikçileri de bu aşağılık soykırım yalanını gevelemekten geri durmamaktadırlar.

Osmanlı İmparatorluğunda Ermeniler, 19’uncu Yüzyılın son çeyreğine kadar Anadolu’da dostluk içinde yaşadılar. Osmanlı, Ermeniler için “Millet-i Sadıka” (Sadık Ulus) derdi. Onlara güvenirdi. Onları, İmparatorluğun en üst mevkilerine getirirdi. Sonra halkımızın deyimiyle söylersek “hangi dağda kurt öldü” de, “Sadık Millet” olan Ermeniler, “Saldırgan Millet” oldu.

Emperyalistler, Çağın gelişmelerine ayak uyduramayan, çöküş sürecine giren Osmanlı İmparatorluğun çöküşünü hızlandırmak, sonra da imparatorluğu parçalamak ve aralarında   paylaşmak için Ermenileri kışkırtmaya ve kullanmaya başlıyorlar. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Rusya’yla imzalanan Ayastefanos Antlaşması’yla Çarlık Rusya, 1878’de yapılan Berlin Antlaşması’yla da İngiltere ve Fransa, Ermenilerin koruyucusu rolüne soyundular. Bu tarihten sonra, Ermenilerle Osmanlı arasında yaşanan acıların baş sorumlusu Emperyalistlerdir.

Emperyalistlerin oyununa gelen Ermeniler, silahlanarak Anadolu’da katliamlara başlıyorlar. Akla gelmeyecek Vandalık’lar yapıyorlar. Tarih boyu kardeşçe yaşayan insanlar birbirlerine karşı namluyu doğrultuyorlar. Karşılıklı çatışmalarda çok sayıda Ermeni ve Türk yaşamını yitiriyor. Bir arada yaşama olanakları kalmıyor. Osmanlı’nın, o gün ki Ermeni önderlerine yaptıkları barış içinde, kardeşçe yaşama tekliflerini redderek, İtilaf Devletlerinin davasına, ayrılmaz bağlılıkla katılıp hizmet ediyorlar. Bu koşullar da Osmanlı, Ermenileri “Tehcir” etmek zorunda kalıyor.

Hem arkadan vuracaksın, ihanet edeceksin, Emperyalistlerin safında onların gönüllü askeri olarak savaşın tarafı olacaksın, bir de utanmadan dönüp soykırım yalanına sarılacaksın. Tarih ve insanlık vicdanı, sizin yalanınıza kanmayacaktır.

Dün emperyalistler için “Ermeni Sorunu”, Osmanlı’yı yok etme, parçalama ve paylaşma sorunuydu. Bugün de “Ermeni Soykırımı Yalanı” yeniden Serv’i dayatma sorunudur.

Emperyalist destekli sözde “Ermeni Soykırımı” iddiaları “ Üç T” harfi ile yürütülmektedir. Önce (T)anıma, sonra (T)azminat, ardından da (T)oprak talebi. Bu talepleri Mondros Mütarekesi ve Lozan Barış Antlaşmasıyla tarihin çöplüğüne atılmıştır.  Atatürk, yaptığı bir konuşmada “Ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur” diyerek noktayı koymuştur.

Yaşananlar hafızalarda taze, her iki taraftan tanıklar hayatta iken dile getirilemeyen, Atatürk Cumhuriyeti döneminde ağza alınmaya bile cesaret edilemeyen bu “Ermeni Soykırım Yalanı” ne yazık ki; 1950’lerde başlayan, giderek yoğunlaşan “Antiemperyalist ve Tam Bağımsız Kemalist Cumhuriyet” yolunu terk ederek Batı güdümüne giren ve her 25 Nisan öncesinde “ABD Başkanı ne diyecek?” endişesi ile uykuları kaçan iktidarların teslimiyetçi tutumu ile yayılmış, Türkiye Cumhuriyetine karşı siyasal saldırıya dönüştürülmüştür. Bu süreçte “soykırım” iddaları canlı tutulmaya , Ulusumuz “Soykırımcı”  ilan edilmeye çalışılmış, dünyanın değişik ülkelerinde onlarca diplomatımız Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edilmiştir.

Kim ne derse desin, bilinmesi gereken gerçek; Taşnak lideri ve Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovenas Kaçaznuni’in 24 Nisan 1923’te hazırladığı raporda “Gönüllü silahlı birliklerin oluşturulması hataydı, Tehcir kararı doğruydu, amacına uygundu. Türkiye savunma içgüdüsüyle hareket etmişti” dediği, pek çok tarafsız tarihçinin olayların “soykırım” olarak nitelemenin olanaksız olduğunu saptadığı ve nihayet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin aldığı kararla Türk Ulusu’nu “Soykırımcı” ilan etme hadsizliğinin önünü kapattığıdır.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak asılsız “Soykırım”  iddialarını kesin bir dille reddediyor, 100 yıldır sürdürdükleri Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme çabalarına bu iğrenç yalanın güç katacağını sanan emperyalist devletleri tarihi gerçeklerini görmeye, hukuka saygılı olmaya, kendi kirli ve kanlı geçmişlerine bakarak hadlerini bilmeye ve Türk Ulusu’nun onuru ile oynamaktan vazgeçmeye çağırıyor, devlet yöneticilerimizle siyaset kurumumuzdan da net tavır almalarını bekliyoruz.

Editör: Süper Kanal TV