Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Birol Aydın, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca vatandaşın yaşadığı ekonomik sıkıntılara dikkat çekti.
Konuşmasında hem hükümeti hem de mevcut ekonomik düzeni sert ifadelerle eleştiren Aydın, sosyal devlet anlayışının içinin boşaltıldığını belirtti.
Gençlerin bir ay boyunca çalışmasına rağmen ikinci el bir telefon dahi alamadığını söyleyen Aydın, “Ben utanıyorum!” diyerek tepkisini dile getirdi.
- “5 YIL BİRİKTİRİLEN PARAYLA ARAÇ ALINAMIYOR!”
Konuşmasının öne çıkan bölümlerinden birinde Birol Aydın, asgari ücretli bir çalışanın yıllarca para biriktirse dahi en mütevazı bir araca sahip olamayacağını söyledi.
“Bir genç, bir kafede, bir iş yerinde 8-10 saat çalışacak ama ikinci el telefon bile alamayacak. Beş yıl boyunca 22 bin lirayı biriktirse de bir araba alamayacak. Böyle sosyal devlet mi olur?” sözleriyle mevcut ekonomik tabloyu eleştirdi.
Asgari ücretlinin yaşam standartlarının, devletin sosyal politikalardaki başarısını ölçmede temel bir kriter olduğunu vurgulayan Aydın, sosyal devletin, ihtiyaç sahibi insanların sayısını artıran değil, azaltan bir yapıda olması gerektiğini belirtti.
- “PATRONLAR ADINA KARAR VEREN KOMİSYON OLMAZ!”
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na da eleştiriler yönelten Birol Aydın, sendikaların temsiliyeti konusuna değinerek, “Sendikalar komisyonda yokuz diyor, haklılar. Ama bu durumda kimi kime teslim ediyoruz? Kurda kuzuyu teslim etmiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.
- “23 YILDIR VAHŞİ KAPİTALİZM UYGULANIYOR!”
Birol Aydın, hükümetin ekonomi politikalarına da geniş yer ayırdı.
Son 23 yılda “vahşi kapitalizm” ve “neo-liberal” anlayışın köküne kadar uygulandığını söyleyen Aydın, bu politikaların yoksulluğu ve eşitsizliği artırdığını ifade etti.
“Sosyal devlet, ihtiyaç sahibi sayısını artıran değil, azaltan devlettir” diyen Aydın, mevcut sistemin çalışan kesimi açlık sınırında yaşamaya zorladığını vurguladı.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Birol Aydın, Meclis kürsüsünden yapığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Neyi konuşuyoruz?
Asgari ücreti bir 5 bin lira daha artırabilir miyiz?
Allah Allah ne müthiş bir şey konuşuyoruz.
Bir genç; bir kafede bir işyerinde 8-10 saat günlük 700-800 liraya çalışacak, ay sonunda 22 bin lira alacak, bilemedin şimdi düzenlemeyle 30 bin lira alacak ama şu telefonun ikinci elini alamayacak.
Allah kahretsin; böyle bir anlayışı, böyle bir düzeni… Var mı böyle bir şey?
Ne menem bir şeydir asgari ücretlimiz 5 yıl boyunca aldığı 22 bin lirayı biriktirecek, en mütevazı bir araç/arabayı alamayacak.
Böyle sosyal devlet mi olur Allah aşkına! Böyle düzen mi olur? Biz neyi konuşuyoruz?
Şimdi sendikalarımızın bir kısmı, ‘biz bu komisyonda yokuz diyoruz’ diyorlar. Haklılar bir yönüyle ama kimi kime teslim ediyorlar. Kurda kuzuyu teslim ediyorlar. Peki biz ne konuşuyoruz? Çalışanların ücretini verecek olan patronlar adına biz karar vermek istiyoruz şimdi… Burada da bir acayiplik var!
Hükümet ne? Şapka püskülü…
Komisyon konuşacak, tartışacak sonunda ‘sayın Cumhurbaşkanı bin lira daha lütufta bulunabilir mi’ bununla kovuğumuzu alacağız Trabzonluların dediği gibi… Var mı böyle bir şey?
23 yıldır vahşi kapitalizmi neo-liberal ekonomik anlayışı köküne kadar uyguladınız. Sosyal devlet demek, ihtiyaç sahibi insanların sayısını artıran devlet midir? Sosyal devlet demek, ihtiyaç sahibi insanların sayısını azaltan devlettir.
Bugün çalışanlarımızdan her iki kişiden biri asgari ücretle geçiniyor. Yani açlık sınırının altındaki bir rakamla hayatını idame ettirmeye çalışıyor.
Ben utanıyorum!
Bir kızımızın, bir evladımızın bir ay boyunca her gün 10 saat boyunca çalışıp şu elimdeki telefonu alamayışına utanıyorum!”





