*
Hazreti Yusuf kıssasında olduğu gibi Sami En Nısf önümüzdeki 7 yılı felaketler yılı olarak öngörmektedir. Manevi ve siyasi anlamda kurak ve verimsiz yıllar. Kaht-ı ricalin ya da hadis diliyle ruveybidelerin (adam müsveddeleri) hüküm sürdüğü zaman diliminden bereket beklemek zordur. Elbette inayet-i ilahinin yetişmesi müstesnadır. Ayetin mantıkı ve mefhumu gereği ‘bir kavim kendini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez’. Ancak Cenab-ı Hak bir şey murat ederse esbabını halk eder. Dolayısıyla mesele gayet sofistike bir meseledir. Allah mayaları ve kimyaları değiştirir. Veya iyi özleri canlandırır ve harekete geçirir. Sami en Nısf, 2022 yılına kadar Arapların tarihte yaşamadıkları bir asimetrik zaman dilimiyle tanışacaklarını ve köklerinden söküleceklerini ve bugüne kadar tanımadıkları felaketlerle tanışacaklarını ve birçok Arap devletinin batacağını ve yerle bir olacağını öngörmektedir. 2011/ 2022 arası dünya tarihinde bir dönüm noktası olacaktır. ‘Tarihin vinci’ yine Müslümanları zirveye taşıyacaktır. Bununla birlikte Sami Nisf gayet kötümser görünüyor. 7 yıl içinde milyonlarca ölü ve göçmenden söz ediyor. Arapların tam bir karanlık çağa döneceklerini ifade ediyor. Seyyid Kutup’un cahiliyet çağıyla ilgili öngörü veya tespitlerine dudak bükenler veya öfkelenenler şimdi böyle yazıyorlar.
*
Körfez ülkeleriyle ilgili gelecek öngörüsü de tam bir şeamet örneği. Petrol gelirlerinin düşeceğini, rezervleri yok edeceğini ve dımdızlak kalacaklarını öngörüyor. Bu nedenle Batı ideolojisini paylaşan ulusalcı kafa Dahi Halfan bile Arapların birinci düşmanı olarak ABD’nin kaypak ve dalgalı politikalarını görmektedir. Sami en Nısf bu karmaşanın vekalet savaşları yerine doğrudan savaşlara götüreceğini, kuru ve yaş ne varsa önündeki her şeyi silip süpüreceğini öngörmektedir. Yazar artık Arapların nostaljiye hazır olmalarını ve ellerindeki pasaportlarını tedavülden kalkan Osmanlı kimlikleri gibi antika veya asar-ı antika nevinden olarak yanlarında saklamalarını, eylemelerini salık vermektedir. Körfez’de AVM’lerin yerini baykuş yuvalarının veya örümcek ağlarının alacağını ifade etmektedir. Makulde, adalette buluşamayan çılgınlaşan ve değersizleşen dünyanın sonu hercü merc olmaktır. Ferdin güveni kalmayan dünyada toplumların ve devletlerin de güveni ve güvencesi yoktur.
Müellif 2022 yılını baz almış ama o yılda olacakları söylemiyor. Satırlarına kötümserlik hakim. 2022 yılına biz de önem veriyoruz. Lakin kötümser değil, aksine iyimseriz. Tarih asimetrik olarak tekerrür ediyor. 100 yıl öncesinde de böyle bir dönem yaşanmıştır. Bunu hikaye eden de Mustafa Kemal’in silah arkadaşlarından orgeneral Fahrettin Altay olmuştur. Kitabının başlığı şudur: 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912/ 1922. Sami Nısf gibi Arap Baharı’yla başlayan; tarihin ibresinin 2022’yi gösterdiği 11 yıllık bir dilimi değil 10 yıllık bir dilimi kaleme almıştır. 1908’de başlayan ve 1918’de biten İttihat Terakki’nin 10 yıllık devresini kaleme alanlar da vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöktüğü ve Birinci Dünya Savaşı’nın bittiği 1918 yılından 500 yıl evvel Yavuz 1518 yılında Memlüklülerden/Abbasi kalıntılarından hilafeti devralmıştı. Bu asimetrik tarih içinde Türkiye tarihe yeniden geri dönecek, 2016 yılında fiilen ve aktif olarak devreye girecek ve Ortadoğu’nun denklemi ve süreç tamamen değişecektir. 2022 randevusuna bekleniyorsunuz!