24 Kasım öğretmenler günü münasebetiyle başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal olmak üzere okul öncesinden başlayarak, yaşam boyu öğrenmeye katkı koyan bütün öğretmenlerimizin bu değerli gününü kutluyorum.

Öğretmen olmak sadece ilgili fakülteden mezun olarak, belirli süreçlerin gerçekleştirildiği kazanım değildir. Öğretmen olmak öncelikle vatan ve devlet sevgisiyle ideallerini şekillendiren empati kuran vicdani değerlerini en yükseğe taşımış olan bir mertebe olduğunu söyleyebiliriz. Öğretmen olmak duygusallığı yaşayan , mantığı ile bilgileri şekillendiren en üst insani değerleri kuşaktan kuşağa aktaran kahramanlardır. İnsani olgumuzdan yola çıkarak yaşamsal faaliyetlerimiz de inişler ve çıkışlar olduğunu varsayarak, eğer öğretmenlik mesleğini icra ettiğimiz konumda yaptığımız hataların sıfıra yakın olması gerekmektedir. Öğrencilerin rol modeli öğretmenlerdir. Öğretmeninden aldığı şefkat ve sevgiyle bezenmiş olan bir genç, geleceğe daha güvenli huzurlu ve refah içerisinde bakabilecektir.

Bazen anneye babaya kısacası aile bireylerine anlatılamayan paylaşılamayan sorunlar öğretmenle kendisine çözüm bulabilir. Öğretmen en iyi arkadaş ve sırdaş olan bir dost olmalıdır. Öğrencilere aktarabileceğimiz en önemli felsefeye ilişkin hikayeler dürüstlük ve erdemlik üzerine olmalıdır. Öğrencilerimizin yaşı veya bulunduğu seviye ne olursa olsun samimiyet içinde resmiyet, resmiyet içerisinde samimiyet olgusunu her zaman aşılamalıyız.

Dünya’nın değişmesi ve toplumların sosyal kültürel yapılarının değişmesiyle beraber bir çok saygıya ilişkin davranışların da dejenere olduğunu görmekteyiz. Tarihin önceki dönemlerinde veliler ve öğrenciler için öğretmenlik mesleği gerçekten kutsal bir meslek olarak görülmüştür. Öğrencilere bilgileri sunarak onların gelişmesi için gecesini gündüzüne katan öğretmenlerimizin değer boyutu daha üst seviyelerde olmuştur. Önceki dönemlerde hatamız ve kusurumuz olduğunda hangimiz öğretmenimizden fiske yemedik. Yeri geldi belki yaptığımız hata ve yaramazlıklarla ilgili azar işittik. Ölçülü şekilde belki dayak yedik. Ama öğretmenlerimizin her biri bu davranışları bizlerin iyiyi doğruyu ve dürüstlüğü bulmamız için gösterdikleri reaksiyonlardı. Veliler hocam, eti sizin kemiği bizim derken öğretmene çocuğun vatana millete faydalı bir kimlik olabilmesi için yükledikleri anlam dolu bir ifade olmaktaydı.

Günümüzde çocuklarımızın her biri çok değerli doğrudur. Evet şunu da biliyoruz ki “Kargaya yavrusu şahin görünürmüş” fakat son dönem de biz çocuklarımızın eksiklerini ve hatalarını görmezden gelerek en büyük yanlışı yapmaya başladık. Hatta böyle bir anlayış içerisinde veliler olarak artık öğretmenlerimizi de etki altına almaya başladık. Bir öğretmen çocuğa uyarı yapmaya çekinir hale geldi. Velilerin göstermiş olduğu bu olumsuz tutumlar çocukların, gençlerin davranışlarına yansıyarak öğretmenlerinin söyledikleri uyarılara aldırış etmeyen vurdum duymaz bir nesille karşı karşıya kaldık. Ezberci eğitim sistemin getirdiği dezavantajlar akademik bilgiyi edinme ve araştırma geliştirme olanaklarını da köreltti. Eğitim düzeyinde nicelik sayısını arttırmak için nitelik kısmında büyük sıkıntılar yaşar hale gelmiş bulunmaktayız.

Öğretmenlerimiz Milli İradeyi özümseyen Türkiye Cumhuriyetinin geleceğinin teminatıdır. Öğretmen kelimesinin anlamına namına yakışan dürüstlükte, sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerekmektedir. Biz vatandaşlara düşen görevlerimiz ise öğretmenlerimizin işlerini kolaylaştıracak okul aile birliğinin ve dayanışmasının sağlandığı eylemlerle hareket noktamızı belirlemeliyiz.