Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen iftar programında, sağlık çalışanlarıyla bir araya geldi.

Katılımcıları selamlayan ve Ramazan-ı şeriflerini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sayıları 1 milyon 300 bini bulan sağlık ordusunun mensuplarına şükranlarını sundu.  Yurt içinde ve yurt dışında insanlara sağlık hizmeti sunmak için fedakârca çalışan ve çaba gösteren tüm sağlık çalışanlarına selamlarını da ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkçıların, son iki yıla damgasını vuran Koronavirüs sürecinde, meşakkatli ve son derece sancılı günler geçirdiklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Haftalarca evlerine gidemeyen, çocuklarının yüzünü göremeyen, sevdikleriyle ancak telefon ekranından hasret gideren kardeşlerimiz oldu. Yine bu salgın döneminde Murat Dilmener, Cemil Taşçıoğlu ve Feriha Öz gibi saygın hocalarımızın da aralarında yer aldığı pek çok bilim insanımızı, ülkemizin yetiştirdiği değerlerimizi kaybettik. Vazife esnasında vefat edenler başta olmak üzere dar-ı bekaya uğurladığımız tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum" diye konuştu.

Milletin, sağlık çalışanlarının bu zorlu süreçteki mücadelelerini ve gösterdikleri fedakârlıklarını asla unutmayacağını ve daima şükranla, minnetle yâd edeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının, Kanuni Sultan Süleyman'ın, "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözündeki derin hikmeti, dünyada sağlıktan daha büyük mutluluk olamayacağı gerçeğini bir kez daha gösterdiğini vurguladı.

“ŞEHİR HASTANELERİMİZ KİTLESEL HASTALIKLARLA MÜCADELEDE DÜNYADA ÖRNEK ALINAN KURUMLAR HÂLİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”

Sürecin, kaliteli, yaygın ve erişilebilir sağlık hizmetleriyle güçlü sağlık altyapısına sahip olmanın ehemmiyetini tekrar hatırlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Allah'a hamdolsun, son 20 yılda sağlığa yaptığımız yatırımların karşılığını geride bıraktığımız iki yılda katbekat fazlasıyla alma imkânı bulduk. Ülkemizin farklı şehirlerinde açtığımız toplam 25 bin 298 yataklı 19 şehir hastanemiz insan hayatının söz konusu olduğu bu kritik dönemde çok önemli roller üstlendi. Muhalefetin engellemek için gece gündüz uğraştığı bu modern tesisler salgın tarzı kitlesel hastalıklarla mücadelede dünyada örnek alınan kurumlar hâline dönüşmüştür" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, rekor sürelerde inşasını tamamlayıp hizmete sundukları 1008'er yataklı iki acil durum hastanesiyle de bu alanda yeni bir çığır açtıklarını belirterek, "Sadece salgın döneminde 16 bin 159 yataklı sağlık tesisinin inşaatını tamamlayıp devreye alarak büyük bir başarıya imza attık. 'İsraf' denilen, 'ne gerek var' diye eleştirilen sağlık projelerimizin tamamı bu süreçte 10 binlerce vatandaşımızın hayatının kurtulmasına vesile oldu" ifadelerini kullandı.

“SALGINA KARŞI BAŞARIYLA YÜRÜTTÜĞÜMÜZ MÜCADELEYİ ZAFERLE TAÇLANDIRMAKTA KARARLIYIZ"

Türkiye'nin, salgın döneminde aşıya ilk ulaşan sayılı ülkeler arasında yer aldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece aşı teminiyle yetinmedik aynı zamanda kendi yerli aşımızı süratle geliştirerek dünyadaki konumumuzu daha da perçinledik. Yerli aşımız TURKOVAC bugün kendi vatandaşımız yanında dünyanın farklı köşelerindeki milyonlarca insana da şifa kaynağı oluyor. Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Türkiye Aşı Enstitüsü ve Klinik Araştırmaları Merkezimizle, yani yeni hıfzıssıhhamızla bu alanda nitelikli çalışmalar yürütüyoruz. Tüm dünyayı derinden sarsan salgına karşı son iki yıldır başarıyla yürüttüğümüz mücadeleyi inşallah zaferle taçlandırmakta kararlıyız" değerlendirmesinde bulundu.

Sağlık sisteminin gücü, aldıkları tedbirlerin etkinliği ve yaygın aşılama kampanyasının da pozitif etkisiyle vaka, hastaneye yatış ve vefat sayılarında ciddi düşüş yaşandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bilim insanları mevcut tablonun pandemiden ziyade bir endemi olarak tanımlanmasının daha uygun olacağını ifade ediyor. İnşallah önümüzdeki günlerde bu gerçekler temelinde kapsamlı bir durum değerlendirmesi yapacak, Bilim Kurulumuzun da tavsiyeleri doğrultusunda alınan kararları milletimizle paylaşacağız. Salgın şartlarının hafiflemesiyle birlikte ameliyatlardan tetkik ve tahlillere, görüntülemeden standart poliklinik hizmetlerine kadar hastanelerimizdeki hizmetlerin de tekrar rayına girdiğini görüyoruz. Salgın ülkemizin gündeminden çıktıkça sağlık hizmetleriyle ilgili vatandaşlarımızdan gelen serzenişler zamanla daha da azalacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların, sorunsuz ve kesintisiz bir şekilde sağlık hizmetine ulaşması için her türlü çabayı göstermeye devam edeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Elbette modern hastaneler, en yeni teknolojiye sahip cihazlar sağlık hizmetlerinin sunumunda önemlidir, vazgeçilmezdir ancak doğrudan insanla ve insan hayatıyla ilgili her alanda olduğu gibi sağlıkta da asli unsur sağlık personelidir. Devletimizin sağlıkta yaptığı yatırımları, sağladığı teşvik ve destekleri vatandaşlarımıza hissettirecek olanlar doktoru, hemşiresi, hasta bakıcısı, laborantı, teknikeri, temizlik görevlisiyle sağlık çalışanlarımızın tamamıdır. Bunun için sağlık personelimizin vazifelerini huzuru kalple, herhangi bir endişe taşımadan yerine getirebilmelerine büyük önem veriyoruz. Yapacağımız hiçbir şey, söyleyeceğimiz hiçbir söz size olan şükran duygularımızı ifade etmeye kâfi gelmez."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı'nda paylaştıkları sağlıkta şiddetin engellenmesi ve mali iyileştirmeler başta olmak üzere tüm müjdelerle ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN HER MESELESİNİ KENDİ MESELEMİZ GÖREREK, SAMİMİYETLE ÇABA HARCADIĞIMIZDAN EMİN OLUN”

14 Mart'ta sağlık çalışanlarına yönelik beş müjde verdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlk müjdemiz, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin, bu tür suçların katalog suç kapsamına alınarak önüne geçilmesine yönelik bir yasal düzenlemeydi. Komisyon aşaması biten bu teklif inşallah bayramdan sonra Genel Kurul’a gelerek, milletvekillerimizin takdiriyle kanunlaşacaktır" diye konuştu.

İkinci müjdenin Mesleki Sorumluluk Kurulu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu düzenlemeyle, mesleki faaliyetleri sebebiyle doktorlara açılacak tazminat davalarının önce Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bir kurulda değerlendirilmesini sağlayacak yeni bir mekanizma oluşturuluyor. Yeni düzenleme, şayet doktorun kasıtlı ihmaline dayanmayan bir tazminat kararı söz konusuysa, vatandaşımızın mağdur olmaması için bunu da devletin üstlenmesini öngörüyor. Şiddetle aynı kanun teklifi kapsamındaki bu düzenleme de inşallah bayram sonrası Genel Kurul gündemine gelecek.

Üçüncü müjdemiz, sağlık çalışanlarının mali haklarıyla ilgili iyileştirmelerdi. İlgili bakanlıklarımız ve kurumlarımız oldukça kapsamlı hazırlık gerektiren mali iyileştirmeler konusunu çalışıyor. İnşallah en kısa sürede neticesini sizlerle paylaşacağız. Sabit ek ödemeleri bordroya yansıtılacak sağlık çalışanlarımızın bu sebeple herhangi bir hak kaybına uğramamaları da temin edilecektir.

Dördüncü müjdemiz, lisans mezunu hemşirelerimizin 3600 ek gösterge kapsamına alınması başta olmak üzere mali iyileştirmelerin emekliliğe de yansıması konusuydu. Sağlık çalışanları dışında da önemli bir kesimi ilgilendiren 3600 ek gösterge meselesini yıl bitmeden neticelendirmekte kararlı olduğumuzun altını burada bir kez daha çizmek istiyorum.

Beşinci müjdemiz, aile hekimlerimizin ücretlerinde artış yapılmasıydı. Bu hususta da bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın çalışmaları yakında bitiyor. Böylece sağlık çalışanlarımız bu yaz aylarından itibaren her bakımdan daha huzurlu ve daha rahat şekilde hayatlarını sürdürebilecekler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, verdikleri sözlerin her birini yakından takip ederek, mutlaka neticelenmesini temin edeceklerini vurguladı.

Türkiye'deki her kesim gibi sağlıkçıların da çalışma ortamlarını iyileştirecek, refah seviyelerini yükseltecek, geleceğe umutla bakmalarını sağlayacak adımlar atmanın en başta gelen sorumlulukları olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her meselesini kendi meselemiz, her kazancını kendi kazancımız görerek, samimiyetle çaba harcadığımızdan emin olunuz. Biz bugüne kadar ne muhalefet gibi popülizme tevessül ederek afaki söylemlere sarıldık ne de insanımızın sıkıntı yaşamasına seyirci kaldık. Günü kurtarmaktan ziyade 85 milyonun tamamının istikbalini garanti altına almayı hedefledik. Bugün de aynısını yapıyoruz. Küresel ekonominin durumunu da göz önüne alarak, hep birlikte Türkiye'yi bu fırtınalı denizden, sahili selamete çıkarmanın mücadelesini veriyoruz.

Temel hizmetlerin en başında gelen sağlık alanında başarılı olmadan diğer hiçbir konuda kat ettiğimiz mesafenin önemi olmadığına inanıyorum. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında en çok sizlerin desteğine ihtiyaç duyuyor, en çok sizlere güveniyoruz. Tüm kamu personelinin neredeyse üçte birini oluşturan sağlıkçılarımıza 'ordu' derken lafın gelişi söylemiyoruz. Ülkemizin dört bir yanında günün 24 saati vazife başında olan ve sayıları 1,3 milyon kişiye ulaşan sağlık çalışanlarımızın verdiği güvenle, hayatın diğer alanlarına dört elle sarılıyoruz. Sağlık sistemimizin taşıyıcı sütunları olarak gördüğüm siz kardeşlerimizin de tıpkı salgın döneminde olduğu gibi canla başla milletimize hizmet etmeyi sürdürdüğünüzden şüphe duymuyorum."