Orhaniye Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar, İnegöl’de uyuşturucunun sigaradan dahi kolay ulaşılabilir konuma geldiğini belirterek isyan ettiler. Vatandaşların kimi bu konuda Emniyet’i yetersiz bulurken kimi ise savcı ve hâkimlerin verdikleri cezaların caydırıcı olmadığını söyledi. 
Orhaniye Mahallesi sakinleri, uyuşturucuya yönelik savaş başlattılar. Mahalle sakinlerinden bazıları çocuklarını uyuşturucu yüzünden kaybederken bazıları da buna karşı yetersiz kaldıklarını, çocuklarının her geçen gün uyuşturucu yüzünden gözlerinin önünde eridiğini ifade ediyor. Vatandaşlar, İnegöl’e bir AMATEM açılması hususunda girişimde bulunacaklarını belirtirken Emniyet ekiplerinin uyuşturucuyu kaynağına inerek bitirmesini istediler.

KENDİMİ ASARIM!
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Orhaniye Mahallesi sakinlerinden Çetin Baytemur isimli vatandaş, “Bu olayın üzerine sürekli gidilmesini istiyoruz. Emniyet Müdürümüz, Belediye Başkanımız, parti ayırt etmeden İnegöl’e sahip çıkmak zorundayız. Bugün İnegöl’ün her tarafından parklar yapılıyor, boşa yapılıyor. Bütün parklarda aileler piknik yaparlar ama şuanki parklarımız gençlerimizin, 12-13 yaşındaki kız çocuklarımız da dâhil bu illetin peşinde koştukları alanlar durumuna geldi. Birileri de bunu koşturuyor. El birliği ile İnegöl’ü eski İnegöl’e çevirmemiz lazım.  Park, kantarın orası, tarlalar, Perşembe pazarının olduğu yer uyuşturucu yuvası durumunda. Yazık. Anneler, bacılar, kardeşler ağlamasın. Bugün bu gençleri ne çilelerle büyütüyoruz. Birileri menfaat için, 10-20 lira sürümden kazanıp jiplerle gezeceğiz diye arkadan gençlerin ölümünü seyrediyorlar. Herkes taşın altına elini koysun, İnegöl’ü İnegöl yapalım. Ben hazırım. 16 gün oldu gencecik yaşında dünyayı tırnağına değişmeyeceğim oğlumu kendi ellerimle mezara gömdüm. İnegöl’e nispet olsun diye meydanda kendimi asarım. Bunun üzerine gidilsin. Basın, Emniyet, siyasiler bu iş için taşın altına elini koyacak. Ben 6 senedir çile çekiyorum, eşim rahmetli oldu. Çocuklarıma anne, baba, arkadaş, kardeş oldum. Para kazanacağız diye gençleri zehirliyorlar. Üzerine gidilmezse asarım kendimi… Anneyi, babayı, kardeşleri üzmeye kimsenin hakkı yok. Yolumuzda adam gibi yürüyelim. İnegöl’den destek istiyoruz. Bu işin peşini bırakmayacağız. 5-10 liraya uyuşturucu satıp 18 yaşında 23 yaşında gençleri öldürmeye kimsenin hakkı yoktur. Burada Sayın Emniyet Müdürümüze, Belediye Başkanımıza, siyasilere ve halka büyük görev düşüyor. Eğer biz insansak bazı ufak hatalarımız olur, el birliği ile elimizi taşın altına koyduğumuzda bu iş çözülür” dedi.

İNEGÖL’E AMATEM KURULMASINI İSTİYORUZ
Bir başka mahalle sakini Ömer Atan, “Mülki idari amirlerinden isteğimiz şudur; Emniyet mensuplarımız satıcıların üzerlerine gitsinler. Operasyonlar kapsayıp küçüklü büyüklü bunların üzerlerine gitsinler. Emniyetimiz bunu yapıyor ama herhalde yeterli değil. Benim oğlum da bunu kullanıyor, engelleyemiyoruz, tarlalardan topluyoruz. İnegöl’de imza kampanyası açmayı düşünüyoruz. Bu gençlerin kurtulması için İnegöl’e AMATEM gibi bir hastanenin yapılması için dilekçe vereceğiz. Bu gençleri başak türlü kurtarma şansımız yok. Bu illete bulaşan bir daha kurtulamıyor. Gençlerimiz zehirlenip gidiyor. İmzalarımızı Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza kadar ulaştıracağız. Bu işin üzerine gitmemiz gerekiyor. Bugün bana, yarın sana zihniyetiyle hareket etmemiz lazım. Tarlalarda içen çocuklarımız var. Ben bütün gün onların peşindeyim, her tarla köşesinde 3-5 kişi var. İş Emniyetle bitmiyor. Emniyet onları oradan alıp hastaneye götürüyor. Hastanede testler yapılıp kendilerine getirildikten sonra ertesi gün bırakılıyor. Bizim istediğimiz şey köklü, kalıcı bir çözüm. Gençleri bu illetten nasıl kurtarırız? Bursa bize yeterli olmuyor. Ailelerin maddi durumları yeterli olmadığından dolayı gidemiyoruz. İnegöl’e bir AMATEM’in açılmasını istiyoruz. Bunu sunacağız. Gerekirse toplantılar, yürüyüşler yapacağız. Kalıcı bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Emniyete suç bulmuyorum, bugün gider tarladan alır götürür hastanede iyileştikten sonra serbest bırakılır. Yapacak bir şey yok. Bunu satanları bulup onlara çok büyük cezalar verilmesi gerekir. Burada savcılara, hâkimlere iş düşüyor. Allah’a şükür savcı ve hâkimlerin İnegöl’de hiçbir şey yaptıkları yok. Buradan söylediklerim onlara ters gelebilir ama 3-5 aylık cezalarla bu işlerin önüne geçilmez. Çok ağır ve caydırıcı cezalar verilmesi gerekir” şeklinde konuştu.

DUYARSIZLIK İDDİASI
İnegöl’de 12-13 bin kişinin uyuşturucu kullandığını iddia eden Nurettin Zeybek, “Ben de mağdurlardan biriyim. Satılan kantarın dibindeki aralara kendim girdim, ufacık çocuklar önüme geçip ‘Ot mu vereyim ötekinden mi’ diyorlar. Adını dahi söyleyemiyorlar. Onu almak bira almaktan daha kolay. Israrla 155’i aradım, kendim bekledim Emniyetten kimse gelecek mi diye, gelen giden olmadı. 155’i tekrar aradım, bana dedi ki; ‘5,5 dakikadan beri 155 İmdat’ı meşgul ediyorsunuz’. Diyecek bir şeyim kalmadı, döndüm gittim. Orhaniye Mahallesi olarak muhtar randevusuyla Emniyet Müdürüne gidip anlattık bunları. Bir operasyon yaptılar, yakalananların çoğu salındı. İnegöl’de sözde saat 22.00’dan sonra bira almak çok zor, onu almak daha basit. Hangi kapıya gidersen git kapıyı çalmana gerek yok veriyorlar. Emniyetin bu konuda duyarsız olduğunu düşünüyorum. Üzerine gitmiyor. Özellikle kendim takip ediyorum, bekliyorum kimse gelmiyor. Sinirlenip evime gidiyorum. Mahalle olarak mahalle timi kuralım diye düşündük, odunlarla başımıza iş alacağız. Her mahallede aynı şey var” diye konuştu.

EMNİYETTEN DESTEK İSTİYORUZ
Mustafa Vurgun, “Emniyetimizden hızlı bir destek istiyoruz. Yoksa bunlarla başımız belaya girecek. Orhaniye Mahallesi olarak onlardan korkmuyoruz. Sadece Emniyetimizin arkamızda olduğunu hissedelim” ifadelerini kullandı.

EL BİRLİĞİ İLE EMNİYETE YARDIMCI OLALIM
Zeki Atik, “Böyle bir kampanyayı başlatanlara teşekkür ediyorum. Biz emniyet olursak çocuklarımız emniyette olur. Emniyete güvenirsek ancak bu kadar yaparlar. Ticari amaçla yurtdışında birkaç ülkeye gittim. Sabah çocuklarını okula gönderdikleri zaman anneleri ‘acaba bugün çocuğumu uyuşturucuya bulaştıracaklar mı?’ diye kapıda bekliyorlar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığından vazgeçip bir olursak o zaman bir şeyleri gerçekleştirebiliriz. İspiyon kötü bir şey mantığından vazgeçip, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığından vazgeçip kim ne gördüyse emniyete yardımcı olsun ki yarın eyvah demeyelim. Keşkeler hayatımızda olmasın. Uyuşturucu belasına musallat olan İnegöl’ümüz ancak bu şekilde kurtulur. Ben hangi ülkeye gittiysem Türkiye’yi imreniyorlar. Uyuşturucunuz yok, öyle bir tereddüdünüz yok diyorlar. Şimdi baktık ki biz de o bataklığın içine girmişiz. Allah aşkına kim ne zaman böyle bir şeyle karşılaşırsa emniyete yardım etsin” dedi.

BU İŞİN KAYNAĞIMA İNMEK LAZIM
Soner Öztürk, “En büyük sıkıntı torbacı denilen insanlar. Tanıdığımız da var tanımadığımız da. Bunu buraya sokanı bulmak, kaynağına girmek lazım. Tanımadığımız insanlar mahallemize geliyorlar. Artık biradan ucuza satıyorlar, 5-10 lira. Anlam veremiyoruz. Devamlı gençlere öğüt veriyoruz, içmeyin diyoruz. Arkamızı döndüğümüzde yine içiyorlar. Bizi de umursamaz oldular. Dövsek de anlamıyorlar. Artık mahalleye girmiş, herkes alıp satıyor. Bu işin sonu ne olacak bilmiyoruz. En büyük sıkıntı eski otoparkın olduğu yerler. Geçtiğimiz günlerde biri öldü. Arkadaşımın biriyle orada solucan toplarken dikkatimizi çekti. Oralara gelen gidenin haddi hesabı yok. Ağaçların altına çadır kurmaya başlamışlar. Alışmış, bağımlı olmuşlar. Tarlaları mesken tutmuşlar” şeklinde konuştu.

ANNE-BABALAR ÇOCUKLARI İÇİN NE YAPIYORLAR?
Bir başka mahalle sakini Gökhan Aktaş ise, “Konuşan ağabeylerimiz çocuklarından şikâyetçi. Gençler uyuşturucu kullanıyorlar. Hiç kimse bunu sorgulamıyor; anne-babalar ne yaptılar bu çocuklara, neden takip etmiyorlar? Sokaklara çıkalım 9 yaşından, 18 yaşına kadar tüm çocuklar sokaklarda. Kim takip ediyor bunu? Anne komşuya gezmeye gidiyor, baba kahveye gidiyor, çocuk ne yapıyor? Anne babaların çocuklarını ufak yaşlardan itibaren kontrol etmeleri lazım. Kiminle arkadaşlık ediyor, nereye gidiyor? Öyle olsun ki başlangıcında önlesinler. Şimdiye kadar söylenen şeyler de olduktan sonraki çözümler ama en önemlisi anne-babaların çocuklara karşı son derece duyarlı olmasıdır” açıklamalarında bulundu.