İnegöl Belediyesi, Şubat ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında ‘Vefatının 100. Yılında Abdülhamid Han ve Osmanlının Son Dönemi’ konulu söyleşi düzenledi. Söyleşiye konuşmacı olarak ise Tarihçi-Yazar Yavuz Bahadıroğlu ile Prof. Dr. Ömer Çelik katıldı. İlçe halkının da yoğun ilgi gösterdiği söyleşiyi; Belediye Başkanı Alper Taban, Başkan Yardımcısı Eşref Yiğit, AK Partili yöneticiler ve meclis üyeleri, MHP İlçe Başkanı Hayati Bedir ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile Emniyet Müdürü İlhami Araali’de takip etti.
TARİHE ŞAHİTLİK EDİYORUZ
Cuma günü açılışı yapılan İnegöl Kitap Günleri Fuarı için İnegöl’e gelen Bahadıroğlu ve Çelik, akşam 20.00’da Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen söyleşide ilçe halkıyla buluştu. Bahadıroğlu, Sultan 2. Abdülhamid Han’ın vefatının 100. yılı dolayısıyla düzenlenen söyleşide yaptığı konuşmada; Türkiye’de önemli bir sürecin yaşandığını ve hep beraber tarihe şahitlik edildiğini belirtti.

AYNI OPERASYON BUGÜN DE YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR
Sultan 2. Abdülhamid Han’a ders kitaplarında yıllardır ‘kızıl sultan’ dendiğini dile getiren Bahadıroğlu, Abdülhamid Han ile ilgili o dönemlerde yayınlanan aşağılayıcı karikatür ve çizimleri de gösterdiği söyleşide şöyle konuştu: “Ne dönemini kavrayabildik ne politikasını anlayabildik. Öldükten 100 sene sonra bir padişah anılıyorsa, o defter kapanmamış, hesaplaşma bitmemiş, onu yıkanlardan gerektiği gibi hesap sorulmamış, alçaklıkları ders kitaplarına geçirilmemiş, çocuklarımıza öğretilmemiş demektir. Sultan 2. Abdülhamid’e yapılan operasyon bugün de oynanmaya çalışılmaktadır.”

BU MİLLET ABD’YE RAĞMEN, İSRAİL’E RAĞMEN YIKILMAZ
Yavuz Bahadıroğlu, Türk Milletinin büyüklüğü, azmi ve inancına vurgu yaptığı konuşmasında; “Bu millet yıkılmaz, ABD’ye rağmen yıkılmaz, İsrail’e rağmen yıkılmaz, PKK, PYD, YPG, DEAŞ çerez, çekirdek gelir bu millete. Biz Preveze’den, Varna’dan, Kosova’dan gelen bir milletiz. Çanakkale’den Sakarya’dan gelen bir milletiz. Düşsek bile düştüğümüz yere bayrağımızı diker devletimizi yeniden inşa ederiz” dedi.
ABD’NİN ÇÖKÜŞÜ BAŞLIYOR
Yaşanan son olaylarla birlikte ABD’nin çöküş sürecinin başladığını da ifade eden Yavuz Bahadıroğlu, şöyle devam etti: “Ayıdan post, gavurdan dost olmaz. Gavurdan dost edindik edineli maalesef ayağa kalkamıyoruz. Paranızla size vermediği silahları parasız, hibe olarak sizin düşmanlarınıza, üstelik de kendisinin terör grubu olarak tanıdığı PKK’nın yan kollarına veriyor. O zaman gene bir atasözümüzü hatırlıyorsunuz. ‘Kötü komşu insanı mal sahibi eder’ diyorsunuz. Ar-Ge çalışmalarınızı yapıyorsunuz, teknolojinizi kuruyorsunuz. Yerli silahla, milli silahla PYD’nin, PKK’nın anasını ağlatıyorsunuz. O silahları yapamasaydınız işte o attığınız fırtına obuslerini inine sokamayacaktınız. Bugünlerde ‘kedi aslanı boğsun’ diye hazırlanan senaryo çöküyor. Bugünlerde ABD’nin çöküş süreci başlıyor, o günleri yaşıyoruz. İki kişi bu harekatı doğru anlıyor. Biri Sayın Recep Tayyip Erdoğan, neden orada olduğunu, neden orada olması gerektiğini çok iyi biliyor. Bir de bunu Devlet Bahçeli çok iyi biliyor.”

“ABDÜLHAMİD HAN BÜYÜK BİR DEVLET VE SİYASET ADAMIDIR”
Yavuz Bahadıroğlu’nun ardından Prof. Dr. Mehmet Çelik ise yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Abdülhamid Han anlaşılmadan ne Osmanlı’nın defin ruhsatı anlaşılabilir nede Cumhuriyet’in inşası. Abdülhamid Han bir imamedir. O’nun çok iyi anlaşılması lazım. Abdülhamid Han çok iftiraya, hakarete uğramıştır. 100 yıl boyunca O’nun tüm düşmanları O’na Kızıl Sultan dediler, diktatör dediler. Abdülhamid Han hakkında ilk müspet yazıyı yazan Nihat Atsız’dır. ‘Gök Sultan’ diye makalenin başlığını koydu. Daha sonra Necip Fazıl topluma Abdülhamid Han’ı anlattı. Abdülhamid Han bir tekke şeyhi değildir, Abdülhamid Han büyük bir devlet ve siyaset adamıdır. Bana, bu devlete Abdülhamid Han’ı anlatacaksan O’nun bu yönünü anlatacaksın. Hikâyelerle, menkıbelerle olmaz bu iş. Abdülhamid Han eğer Yavuz Sultan Süleyman’ın oğlu olarak dünyaya gelse idi, Kanuni’den daha şöhretli bir Sultan olurdu. Milli Eğitim alanında yaptıklarını, medeniyet alanında yaptıklarını araştırmış değiliz. Bugünkü eğitim sistemimizin temelleri Abdülhamid Han tarafından atılmıştır. Bu ülkeyi kim yıktı, savaş meydanlarını geçin, bizim tıbbiyemizden, mülkiyemizden çıkan insanlar yıktı. Jön Türkler nerede yetişti, İttihatçılar nerede yetişti? Harekât Ordusu’nun çapulcu subayları nereden geldi? Bizim öncelikle Milli Eğitim Müfredatını değiştirmemiz gerekiyor.”

“1750’lerde Ortadoğu’da araştırma yapan batılılar Musul ve çevresinde petrol göllerine rastladılar. Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyi üyeleri Viyana’da toplandılar. Önce Avrupa’yı böldüler. Fabrika bacalarının sönmemesi gerekiyordu. Bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu’nu önce böldüler, Hilafeti kaldırdılar. Önce Müslüman Misyonerler yetiştirdiler, hadisten, tefsirden anlayan. Bunlara para düşkünü sarıklılar eklediler. Cami kürsülerinde Hilafetin kaldırılması için vaazlar verdirdiler. Abdülhamid Han tahttan indirildiği gün Balkanlar kaynamaya başladı. 450 sene kaldığımız Balkanlardan 158 günde ayrıldık. Balkanlar’da hiçbir ülkenin ciddi bir ordusu ile savaşmadık. Sırp, Bulgar, Makedon çeteleri İttihatçı, Hürriyetçilerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklarından faydalanarak ordularımızı yendi.”

“ABDÜLHAMİD HAN’IN VATANSEVERLİĞİNE EN BÜYÜK DELİL PARLAMENTOYU KAPATMASIDIR”
Prof. Dr. Mehmet Çelik, Abdülhamid Han’ın parlamentoyu kapatmasının gerekçelerini de anlattı. Çelik; “Milletvekillerinin hepsinin ağzında Namık Kemal’in ‘Hürriyet Kasidesi’ vardı. Müslüman Milletvekili bu kasideyi kendi halkının bağımsız olmasını düşünerek okuyor, Rum Milletvekili de kendi halkının hürriyeti için okuyor. Meclis zabıtlarında görebilirsiniz Milletvekilleri savaş çığlıkları atıyorlardı. Abdülhamid Han, Osmanlının savaşa girdiği an parçalanacağını biliyordu. Abdülhamid Han bu oyuna gelmedi. Seçilen Milletvekillerini dini açıdan tasnif ederseniz Müslüman kökenli Milletvekilleri %60, Gayri Müslimlerin oranı ise %40’lardaydı. Ama etnik olarak tasnif ederseniz Türklerle, Kürtleri bir araya alın Gayri Müslimlerle ve Müslüman Arap Milletvekillerini bir araya getirdiğinizde etnik açıdan Gayri Türk Milletvekili sayısı daha fazlaydı. Arapla Rum bağımsızlığa gelince aynı saftaydı. Abdülhamid Han’ın o parlamentoyu tasnif etmeseydi asıl o zaman vatan haini olurdu. O’nun zekâsına ve vatanperverliğine en büyük delil parlamentoyu kapatmasıdır.”

Söyleşi sonunda Belediye Başkanı Alper Taban’da sahneye çıktı. Burada kısa bir selamlama konuşması yapan Başkan Alper Taban; “Bu akşam çok faydalı bilgilere eriştiğimiz güzel bir söyleşi için bir araya geldik. Hocalarımıza teşekkür ediyorum. Bugün kitap fuarında da hocalarımızla birlikteydik. Sizlerin de muhakkak suretle ziyaret etmenizi istiyoruz. Laf olsun diye kitap fuarı getirmedik. Burada mobilya fuarları yapıyoruz, tarım fuarları yapıyoruz ama kitap fuarı hepsinin üzerinde önemli. Onun için eğer biz şehrimizde 3-5 gencimize, yetişkinimize kitap okuma alışkanlığını kazandırabilirsek ne mutlu bize” dedi.

İNEGÖL’DEN TARİHE YOLCULUK
İnegöl Belediyesi’nin tarih bilinci oluşturulması amacıyla düzenlediği Çanakkale Tarihe Yolculuk gezilerinden de söz eden Taban; “Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptık. Hocalarım da bugün bu konuya vurgu yaptılar. Tarih bilincini oluşturabilmek adına bir karar aldık. Bu yıl kültür gezileri değil, tarihimize yolculuk yapalım dedik. Sadece Çanakkale’ye yönelik bir organizasyon yapalım ve vatandaşlarımızı Çanakkale’ye götürelim istedik. Bir de burada pozitif bir ayrımcılık yaptık, katılım yaşını 18’e indirdik. Üst sınır yok, 18’e girmiş reşit olan tüm vatandaşlarımızı Çanakkale’ye götüreceğiz. Beraberinde şöyle bir başlık koyduk; 1915’ten günümüze, 1915 hatimle, 1915 kişiyle Çanakkale’ye gidiyoruz dedik. Buradan da hepinize duyurmuş olalım, davet etmiş olalım. Tarih bilincine ihtiyacımız var. Geçmişimizi bilmemiz lazım. Gücümüz orada. En büyük sermaye de para değil bilgi. Bilgi kimdeyse güç onda. Onun için bizim araştırmaya, okumaya, öğrenmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu konuda ümitvar olduğumu söylüyorum. Amacımız da bir yerel yönetici olarak bu konuda bir farkındalık oluşturabilir miyiz, bir bilinç oluşturabilir miyiz. Oluşturabilirsek ne mutlu bize” diye konuştu.

Konuşmanın ardından Başkan Taban, Yavuz Bahadıroğlu ve Ömer Çelik’e günün anısına üzerinde İnegöl’ün değerlerinin işlendiği çini hediye etti. Söyleşi sonrası Bahadıroğlu ve Çelik, İnegöllüler için kitaplarını imzaladı.