Dinimizde borcu bağışlamanın çok hayırlı bir amel olduğu beyan edilmiştir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Her kim bir yoksula mühlet verir yahut borcunu bağışlarsa Allâh-u Teâlâ onu Kendi gölgesinde gölgelendirir” buyuruyor.

Allâh-u Teâlâ:“(Alacağınızı) bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır” (Bakara Sûresi:280’den) buyurarak darda kalmıştan alacağını istememenin çok faziletli bir amel olduğunu beyan etmiştir.

Âyet-i celîlede geçen tasadduk hakkında iki söz vardır:

1) Bu zor durumda kalmış borçluya borcunu bağışlamaktan ibarettir.

2) Borçluya ödemesi için süre tanımaktır.

Âyet-i kerîmedeki “Hayr”dan maksat, dünyada senâ-i cemîl (güzel anılmak), âhirette ise sevâb-ı cezîl (bol mükâfat)tır.

BİLİRSENİZ MUTLAKA YAPARSANIZ

Nitekim böyle hayır ve kerem sahiplerini herkesin sağlığında ve ardından iyilikle yâd edeceği kesindir. 

Ebussuûd Efendi’nin beyanına göre; âyet-i celîlenin sonunda geçen “Eğer bilirseniz” cümlesindeki şartın cevabı ve fiilinin mef‛ûlü gizlidir ki mana: 

“Bağışlamanın sizin için daha hayırlı olduğunu bilirseniz, bunu mutlaka yaparsınız” demektir.

Fahrurrâzî (Rahimehullâh)ın beyanına göre; burada amel, ilmin levâzımından (ilim için gerekli kılınan şeylerden) kabul edilmiştir ki bunda, bildiğine göre amel-i sâlih işlemeyen âsilere büyük bir tehdit vardır.

KIYAMET GÜNÜNÜN DEHŞETİ

Abdullâh ibni Ebî Katâde (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır:

 “(Babam) Ebû Katâde bir borçlusunu aradı da borçlu ondan gizlendi. Sonra onu buldu. 

Borçlu: ‘Ben fakirim’ deyince Ebû Katâde: ‘Allâh’a yemin eder misin?’ diye sordu. Borçlu: ‘Vallâhi’ diye yemin etti. 

O zaman Ebû Katâde: ‘Ben Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i: ‘Her kimi Allâh’ın kıyamet gününün dehşetinden kendisini kurtarması memnun ederse, fakire nefes aldırsın (süre tanıyarak ferahlandırsın) yahut alacağını ona bağışlasın’ buyururken işittim’ dedi.” (Müslim, Müsâkat:6, no:4083, 5/33)

ALLAH’IN MÜSAMAHA ETMESİ

Ebu’l-Yüsr (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Her kim bir yoksula mühlet verir yahut borcunu bağışlarsa Allâh-u Teâlâ onu (güneşin tavan boyu yaklaştığı kıyamet gününde) Kendi gölgesinde gölgelendirir.” (Müslim, Zühd:19, no:7704, 8/231; Tirmizî, Büyû‛:67, no:1306, 3/599)

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “(Eski ümmetlerde) bir tâcir vardı. İnsanlara borç verir dururdu. Borçluyu fakir gördüğü zaman hizmetçilerine hitâben: ‘Buna müsâmaha gösteriniz. Allâh’ın da bizlere müsâmaha etmesi ümid edilir’ derdi. İşte bu huyundan dolayı Allâh-u Teâlâ o tâciri(n günahlarını) affeyledi.” (Buhârî, Büyû‛:16, no:1972, 2/731)

MELEKLER AZAP ETMEDİ

Huzeyfe (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: 

 “Sizden evvelki ümmetlerden (borçlularına) müsâmahalı davranan bir kişinin ruhunu (öldüğü zaman) melekler karşıladılar ve: ‘(Dünyadayken) hayır nevinden bir şey işledin mi?’ diye sordular.

Bu kişi: ‘Ben zengine karşı (alacağım tahsîli) kolaylaştırır, fakire de mühlet verirdim’ dedi. Bunun üzerine melekler de ona müsâmaha ettiler (kendisine azap etmediler).” (Buhârî, Büyû‛:16, no:1971, 2/731)

GÜNAHI BEKLETİLİR

İbni Ömer (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: 

 “Her kim duasının kabul edilmesini ve sıkıntısının açılmasını isterse, darda kalanın sıkıntısını gidersin.” (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:4749, 8/372)

İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Her kim (borcunu ödemekte zorlanan) bir fakire imkân buluncaya kadar mühlet verirse, Allâh-u Teâlâ da tevbe edinceye kadar o kulunun günahını bekletir (yazdırmaz).” (Taberânî, el-Mu‛cemü’l-Kebîr, no:11330, 11/151)

Büreyde el-Eslemî (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Kim bir fakirin borcunu (vakti gelmeden) ertelerse (erteleme süresince) her gün karşılığında o kimseye bir sadaka (sevabı) olur. 

Kim onun borcunu vadesi geldikten sonra ertelerse (bu sürece) her gün karşılığında o kimseye borç mikdarının bir misli sadaka (sevabı) olur.” (Ahmed ibni hanbel, el-Müsned, no:22970, 38/69; İbni Mâce, Sadakāt:14, no:2418, 2/808)

DÜNYA VE AHİRETTE KOLAYLIK

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Bir kimse bir müminden dünya sıkıntılarından bir sıkıntı giderirse, Allâh-u Teâlâ ondan âhiret sıkıntılarından bir sıkıntı giderir. Bir kimse başı sıkılana kolaylık gösterirse, Allâh-u Teâlâ ona dünya ve âhirette kolaylık verir. 

Bir kimse bir Müslümanı(n günahını) örterse, Allâh-u Teâlâ da onu(n kusurlarını) örter. Kul (din) kardeşinin yardımında (dâim) olduğu sürece, Allâh-u Teâlâ da kulun yardımında olur.” (Müslim, Zikir:11, no:7028, 8/71; Tirmizî, Hudûd:3, no:1425, 4/34)

BİRE ON SEKİZ KAT SEVAP

Ebû Ümâme (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “(Bir kere) cennete girdim, kapısının üzerinde ‘Sadaka (bire) on, ödünç ise (bire) on sekiz (kat sevap kazandırır)’ (diye yazılı olduğunu) gördüm. 

Bunun üzerine: ‘Ey Cîbrîl! Nasıl olur da sadaka on, ödünç on sekiz (misli sevap kazandırır)?’ dedim. 

O zaman Cebrâîl (Aleyhisselâm): ‘Çünkü sadaka, (gerçek) fakire de, (elinde parası olan) zengine de (fakir sanılarak) verilir (zira bazen zengin de dilenir). 

Fakat ödünç ancak ihtiyaçlı olana verilir (zira gerçekten muhtaç olmayan borç istemez)’ dedi.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, no:15373, 6/210)

 

RABBiNiN HÜKMÜNE SABRET 

 

Ellidört farzdan onuncusu “Kazâya rızâ”dır. 

Allâh-u Te‘âlâ şöyle buyurmuştur:

 “Rabbinin hükmüne sabret.” (Kalem Sûresi:48) Yâni: Zâhirde kötü görülen her neyse Rabbinin o hükmüne teslim ve rıza göster. 

Allâh-u Te‘âlâ şöyle buyurmuştur:

 “Allâh onlar(ın kabule şâyân çalışmaların)dan râzı olmuştur. Onlar da O’n(un bol mükâfatın)dan hoşnut kalmışlardır.” (Mâide Sûresi:119, Beyyine Sûresi:8) 

Yani: Allâh-u Te‘âlâ mü’minlerin sabır ve kanaatları sebebiyle onlardan râzı ve hoşnut oldu. 

Mü’minler de taraf-ı Bârîden ikrâm olunan şeye kani‘ (kanaatkâr) olup Allâh’tan râzı ve hoşnut oldular.

İMANIN TADINI TATMAK

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim azıcık rızık ile Allâh’tan râzı olursa Allâh-u Azîmüşşân da azıcık amel ile ondan râzı olur.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:13)

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Kalbiniz ile Allâh’tan râzı olunuz ki fakirliğinizin sevâbına nâil olasınız.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:14) Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Herkim îmânın tadını tadarsa, muhakkak o kimse Allâh’ın kazâsına razı olur.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:14)

AHMAKLIĞINA DEVA OLMAZ

İbni Mesûd (Radıyallâhu Anh) şöyle buyurmuştur.

 “Yanmış ateşi elime alıp yaktığını yakması ve bıraktığını bırakması, olan bir şey için, ‘Ne olaydı da olmayaydı’ yahut olmayan bir şey için ‘Ne olaydı da olaydı’ demekten bana daha sevgilidir.” İşte bu ibâre, kemâl-i teslim ve rızâdan kinâyedir. 

Meymûn ibni Mihrân (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: “Herkim kazâya râzı olmazsa, onun ahmaklığına devâ, hastalığına ise şifâ olmaz.”

 

100 bin HATM-i SERiF

Ahmet Yesevi Derneği’nin (AYDER), şehitler için düzenlediği 100 bin Hatm-i Şerif Kampanyası’nın dua merasimi ve Hicri 1437. Sene-i Devriye sohbet programı 13 Ekim 2015 tarihinde Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu’nda yapılacak. Cübbeli Ahmet Hocaefendi’nin katılımıyla gerçekleştirilecek etkinlik, saat 20:00’de başlayacak. Hocaefendi, etkinliğe ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu Sinan Erdem hicri yılbaşımız olacak. 100 bin hatim sevabı inşallah duaları yapılacak. Şühedamıza hediyeler yollayacağız” dedi.

KÂFİRLERİN İNADINA

Hocaefendi şu çağrıda bulundu: “Bu milllet 31 Aralık için Hırıstiyan noelini kutlamak için nasıl hazırlanıyor. Bu Müslümanım diyen millet nasıl hazırlanıyor. O vitrinler nasıl süsleniyor, çam ağaçları nasıl devrilip hindiler nasıl kafile kafile gidiyor. 

Bu Hıristiyan meraklılarının, bu kâfirlere benzemeye çalışanların inadına biz bu sene 

13 Ekim salı akşamında hicri yılbaşımızı daha canlı ve daha heyecanlı kutlamak için Sinan Erdem’e geleceğiz inşallah. Kâfirlerin inadına, kâfirlere benzemeye çalışan kâfir Müslümanlar’ın inadına, biz Allah için Râsulüllâh’ın (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) o İslam devletini kurması için yapmış olduğu, çileler çekmiş olduğu hicret yolculuğu ve neticesinde o bütün muhacirlerin kutlu ve kutsal hicretlerinin anısına ve hatırasına tanzim ve hürmet için, o hatırayı canlı tutmak için Sinan Erdem’e kadın, erkek, çoluk çocuk geleceğiz inşallah. Allah hicri yılbaşımızı o gece çok faziletli zikirlerle ve dualarla kutlamaya muvaffak eylesin.”